ALAMANCI BABALAR « Kırşehir Kısa Haber

ALAMANCI BABALAR

Bu haber 18 Ağustos 2020 - 9:48 'de eklendi ve kez görüntülendi.

.

ALAMANCI BABALAR

Zafer Çam Kırşehir

Almanya ile otuz bir Ekim bin dokuz yüz altmış bir de imzalanan Türk İşgücü Anlaşması Almanya’ya çalışmak için giden Türk işçiler, Almanya’da birkaç sene kalıp, o süre içinde çalışıp, biriktirdikleri parayla memleketlerinde ev alıp, iş kurmak istiyorlardı.

Almanya pazarı köyde deki hesaba uymadı.

Gidenlerin ekseriye çoğunluğu Avrupayı vatan tuttu.

Altmışlı yılarda ilk giden Göçmenler, Almanya’da kalmayı veya yerleşmeyi düşünmüyorlardı.

Almanlar da Türk işçilerin geçici olduklarını düşünüp onları misafir işçi olarak nitelendirmişti.

Ancak düşünüldüğü gibi olmadı.

Çalıştıkça para kazandıkça gurbetleri vatan oldu.

Birçok iş alanında vasıfsız olarak ter döktüler.

Altmışlı yıllarda Anadolu’nun boz kırlarında yetişen gençlerin yolu Avrupa kapılarına düşmüştü.

Bunlardan bir tanesi de rahmetli babam.

Kırşehir’in Yağmurlu Kurtbeli Yeni Yapan köyü dagların arasında ekim arazisi az olan, genelde hayvancılıkla geçimlerini sağlayan dedelerin torunları para kazanmak için gurbet eleri yol tutmuşlar.

Bunlardan babam köyümüzde ve aşiretimizde Avrupa’ya yani Almanya ya ilk gidenlerden…

Eskiden Köyümüzün gençleri kar amaçlı Ankara’da çalışmaya giderlermiş.

Aşiretimiz Hayvancılıkla uğraştıkları için babamda Ankara et balık kurumunda gündelikçi olarak çalıştıkları zaman da Almanya’nın işçi aldığını duymuşlar.

Babamda iş bulmaya kayıt olmuş ve Almanya kâğıdı çıkıyor.

Köye gelip vedalaşıyor köyümüzün ilk gidenlerden olduğunda dedem bek gitmesine razı olmasa da babamın gurbet yolculuğu başlıyor.

Köye gurbete gidenlere ağıtlar yakılırmış babamı ağıtlarla uğurluyorlar.

Yolculuk Gurbetten öte Almanya.

Umuda yolculuk başlamış.

Almanya yolcuları İstanbul Sirkeci tren garında toplanıyorlar.

Sirkeci garı bu yönüyle gidenlerin ve uğurlayanların nezdinde hüzünlerin, sevdaların, acıların, umudun, geleceğin, bilinmezliğin harmanlandığı bir mekân olmuştur.

Baban hiç tanımadığım sonrada can arkadaş olduklarımızla uzun yolculuk için ihtiyaçlarımızı yanımız aldık, bolca ekmek yanında katık olarak peynir, zeytin köyde yaptırdığım “sızgıt” kavurma çörekle Almanya yolculuğumuz İstanbul Sirkeci garından başladı.

Yolculuk Almanya’nın Münih şehrine…

Ne ile karşılaşacağımızı, nasıl bir yaşamımız olacağını bilmiyorduk. Çoğumuz belki de ilk kez köyünden çıkıyordu.

Çalışıp, para kazanıp tekrar memlekete dönmekti planlarımız.

Bir ev parası ya da inek, koyun, kendine ait bir tarla bir traktör almak yeterliydi.

Bir yıl anne babadan eşten çocuktan ayrı kalmaya dayanılırdı. Lakin bu hasretin bir ömür süreceğini henüz hiçbirimiz bilmiyorduk.

Başımızda bizi götüren Alman görevli tren mola verdiğinde ihtiyaçlarımızı gideriyoruz kayıp olmamamız için uyarılıyoruz.

Üç gün sonar Münih istasyonuna vardık.

Ağıtla çıktığımım köyden, bandoyla karşılanmıştık.

Farklı bir yerdeydi, her tarafa aval aval bakıyorduk, görmediğimiz teknolojiyle karşılaşmıştık.

Orda bizleri üç guruba ayırdılar ben üçüncü guruptaydım.

Daha sonar öğrendiğim de bizleri döküm fabrikalarına götürüyorlarmış.

Biedenkopf denilen küçük bir kasabada bulunan Buderus döküm fabrikasında çalışacakmışız.

Hayım dedikleri üçer kişilik odalara bizleri yerleştirdiler.

Bir iki yıllığına gittiğim Almanya acı gurbeti vatan edindik.

Vatan hasreti, köyün ocaklarından çıkan tezek dumanını, dağlarını, akarsularını, pınarların dan içtiğim suların özlemiyle yaşadım.

Aşiretin kokusunu özlerdim.

Ebemi, anamı, babamı, kardeşime göz kulak ol diye bıraktığım eşim ve çocukların kokusu, hasretiyle her akşam yastığa kafamı koyduğumda uyudum.

Bir asır böyle geçti ömür tükendi yolun sonu geldi.

Avrupa’dan bir müddet sonra dönmeye gidenlerin Türkiye’yi sadece yazdan yaza gören çocukları oldu.

Yazın gelen çikolatalar, oyuncaklar, Nivea kremler, şampuanlar, çiçekli tişörtler…

Heyecanla beklediğimiz hediyeler, mintanlar” gömlekler hatıralarımızdaki hatırı sayılır anılar oldular.

Onlara bir isim de takmıştık.

Alamancı !

O paraların hangi koşullarda kazanıldığı hiç konuşulmadı.

Oysa tüm bunların arkalarında memleket hasreti, anne, baba, eş, çocuk hasreti ve oluk oluk akıtılan alın teri vardı.

Bugün onların bıraktığı dördüncü nesil Avrupa kapılarında hala yabancı muamelesi görüyor.

.

Zafer ÇAMzafercam@hotmail.com

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

Yorum Yok

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

tesettürlü escortfatih escorttürbanlı escorttravesti escorttaksim escortbeylikdüzü escortçapa escort