Kırşehir
ASGARİ ÜCRET BELİRLENİYOR
Zafer Çam
Taksimi yapıp, asgari ücreti belirleyenlerin…
Maaşlarına diyecek yok.
Asgari ücretle geçinenler bekliyor. Kölenin bile geçinemeyeceği maaşla geçinen çok.
Aralık ayı geldi asgari ücrete zam deniyor.
Kulaktan kulağa zam sesleri geliyor.
Bir yılda verilen bir günde alınıyor.
Yinede asgari ücretli umutla bekliyor.
Devlet patron, versin diyor.
Patron devlet, vergiden düşsün diyor.
Mengenenin azgında asgari ücretli inliyor.
Devlet patrona, patron devlete atıyor.
Patron hep bana derken.
Devlet vergi alırım senden.
Asgari ücretli terlerken…
Bakın yârin bir gün asgari ücreti açıkladıkların da ne diyecekler.
Verilen asgari ücret çok.
Kime göre, neye göre derler bu sözü.
Gerçekten çarşı, pazar, manav, kasap ateş pahası…
Asgari ücretliye pazarın arta kalanını, manavın çöpe attığını, kasabın kemiğini toplattırmayın.
Bu neden görülmüyor.
Sayın seçilmişler ve patronlar marketlere uğrayın, bakın tezgâhlardaki etiketlere.
Dünkü gördüğünüz fiatla, bir hafta sonra ki gördüğünüz fiat arasında ne kadar fark olduğunu görürsünüz.
Sorduğunuzda aldığınız cevap biz ne yapalım toptancı diyorlar.
Toptancıya sorduğunuzda Dolar, Euro diyor.
Yahu marketin Euro ve Dolarla ne işi var dediğinizde bunu seçilmişlere sorun diyorlar.
Bizde seçilmişlere soralım, el kaldırmayın adaletli olun, sizi Ankara’ya gönderenlerin haklarını koruyun.
Gerçekten bu insanlar bu maaşla nasıl ayakta duracaklar, elinizi vicdanınıza koyun.
Sizlerin maşı yerinde, cebiniz dolu, mideniz dolu, eviniz sıcak.
Evinde odunu, kömürü olmayanların, mutfağında yiyeceği bulunmayanların hali sizleri hiç uykusuz bırakmıyor mu?
Allah aşkına nasıl bir gelir dağılımı bu.
Kim yapıyor bu taksimi.
Taksim yapan seçilmişlerin ve patronların tuzu kuru.
Asgari ücretlinin ne işi var etle, sütle, balıkla, yesin bulgur pilavını keyfine baksın.
Seçilmişin elbette etli, pastırmalı, sucuklu, sütlü, balıklı, tereyağlı ballı sofraya ihtiyacı var.
Kolay mı seksen milyonun derdiyle dertleniyorlar, çok çalışıyorlar, çok yoruluyorlar, enerjiye ihtiyaçları var.
Asgari ücretli çalışıyor mu, yan gelip yatıyor, yorulmuyor, ezilmiyor, enerji harcamıyor yesin makarnayı baksın işine.
Seçilmişin oğluna, kızına, damadına en lüks otomobil gerek.
Asgari ücretli bir aileye tabanvay yetmiyor mu?
Seçilmişler varoşlarda oturur mu, kendileri için ayrılmış lüks konuklar yalılar, villalar gerekir.
Asgari ücretli bir aileye iki odalı kiralık daire yeter.
Seçilmişler lüks lokantalarda karınlarını doyurur.
Asgari ücretli bir simit yanında çaya bandırarak karnını doyurur.
Seçilmişin oğlu, kızı Avrupalarda paralı okullarda okur.
Asgari ücretlinin çocuğu ona buna el açarak burs veririmsin diyerek okur.
Seçilmiş asıl gibi olur mu, asıl makarnaya, seçilmiş lüks sofraya.
Sonuçta; ülkemizde asgari ücret karşılığında çalışan, daha doğrusu çalışmak durumunda bırakılan sayısız insan var, değil mi?
Ve onların geçinmek konusunda ne kadar sıkıntı çektiğini hepimiz az çok biliyoruz.
Gelir adaletsizliğinin bu boyutlara ulaştığı bir ülkede barıştan, eşitlikten, dostluk ve kardeşlikten söz edilebilir mi?
.
.
.