Son günlerde ilimizde meslekle ilgisi olmayanların basına el atması…

Birbiri ardına internet gazetesi adıyla sitelerinin kurulması…
Üstelik bu insanların amacı mesleğe hizmet etmekten çok…
Ticari ya da siyasi ilişkilerine kurdukları gazeteler sayesinde güç katabilmek mi.
Gazetecilik meslek değil çıkar amaçlı olmaya başladı.

Üstelik…
Geleceğini de büyük bir şüphe altında bıraktı.
Ülkemizde ulusal ve yerel basının durumu ortada…

Ülkemizde iki tür basından bahsediliyor.

Birisine yandaş basın, diğerine muhalif.

Aslında her ikisine de yandaş basın denmeli.

Yandaş basınla muhalif basın arasında sadece güç çatışması.

Kim kimin yanındaysa o unun yandaşı oluyor.

Bugün güç iktidardaysa yandaş dedikleri basında orada…

Güç elden gidince muhalif basın yandaş oluyor.

Basında asıl olan hakkın ve doğrunun yanında olmak.

Mazlumun yanında, haksızın karşısında olan basın yandaş olmayandır.

Etrafınızda ahlaklı, ilkeli, kişilikli, dost doğru dura bilen basın gerçekten var mı?

Basın ahlakı kaybolmuş durumda.

Dürüst, ilkeli basın gündüz gözünde fenerle aranıyor.

Söz sahibi ulusal basında bunlar varda yerel basında yok mu?

Anadolu basını da ulusal basını örnek alıyor.

Haber adı altında çıkar kavgası veriliyor.

Son yıllarda ilgisiz kişiler yerel basına el atmaya başladı.

Meslekle ilişkisi olmayan kişiler ve siyasetçiler gazeteleri sayesinde güç odağı olmak istiyorlar.

Nasıl usta belgesi olmayan bir işyeri açamıyorsa, gazetecilik yapacak kişilerde de gerekli özellikler aranmalıdır.

Bir işyeri açmak için onlarca belge istenirken Internet haberciliğe hiç belge istenmiyor.

Ne dersiniz…

Yazımızı ihtilalci paşayı kızdıran bir fıkra ile noktalayalım.

12 Eylül Darbesinden sonra Ali Baransel basın yayın sorumlusu olarak atanır.

O dönem gazetelerden birinde bir fıkra yayınlanır.

Kenan Evren bu fıkrayı görünce çılgına döner.

Fıkra Şöyledir;

“Şili diktatörü Pinochet’ye sormuşlar; darbe yapmak mı daha kolaydır, yoksa hıyar turşusu yapmak mı?
Pinochet, soruyu cevaplamış;

“Darbe yapmak daha kolaydır.

Çünkü hıyar turşusu yapmak için aynı boy taze hıyarları seçeceksin, onları uygun kıvamda tuz, limon, sirkeli suyun içinde uygun süre bekleteceksin, vs, vs, oldukça uzun iş.

Ama darbe yapmak için üç hıyarı yan yana getirmek yeterlidir.”

Kenan Evren fıkrayı okuyunca derhal Ali Baransel’i çağırtır, başlar kızmaya;
“Bu ne rezalet, böyle bir saçmalığın yayınlanmasına nasıl izin verirsin, neden kontrol etmiyorsun!..

Ali Baransel ne olduğunu anlamak için gazetedeki fıkraya bir göz atar ve;
“Sayın paşam, boşuna üzülüyorsunuz, bakın burada üç hıyar diyor, beş hıyar demiyor ki.

Bunun üzerine Kenan Evren gazeteyi alıp fıkraya tekrar bakınca hak verir;
“Evet ya, doğru diyorsun, bir an fark edememişim” der.

Bugün ülke genelinde ve ilimizde gazete kurmak, turşu kurmaktan daha kolay bir hale gelmedi mi sizce de?