KATİLLERİNE AŞIK OLAN MAZLUMLAR
Emperyalist sömürü devletleri mazlumların canlarını almaya devam ediyor. ABD ve Rusya aynı kaptan yemek yiyor. İsrail, Avrupa hep birlikte oluyor,Türkiye yalnız kalıyor . Kafir devletler tek vücut olmuş Müslüman avlıyor. Müslümanlar açlıktan soğuktan sınır boylarında ölüyor. Ey uykuda olan adı Müslüman uyanma vaktin geldi de geçiyor. Bakın şeytani güçler ABD, Rus, İsrail, Avrupa bir olmuş, sizler neden birbirinizi yiyorsunuz. Allah sizlere demiyor mu, ey iman edenler kardeş olunuz diye. Sizler kardeş olmazsanız her geçen gün sınırlarda ölürsünüz. Suriye sınırında donarak ölen bir ailenin dramını hep birlikte gördük, film gibi izledik, ne yapabildik, sadece üzüldük. Zulmü bu insanların başına getiren devletlere, iktidarlara karşı tavrımız ne oldu. Alkış tutanlar, el öpen yöneticiler, bakın halklarınız Avrupa’ya göç etmek için el açıyor, etek öpüyor, sınırlarda ölüyor. Ne için, sizlerin beceriksizliğinizden, katleden yok eden devletler refah istiyor. Satılmış iktidarlar yüzünden celladına aşık olmuş mahkum gibiler. Avrupa mültecilere karşı acımasızca tutumlarını her geçen gün artırıyor.
Yeni yasayla İtalya devleti göçmenleri bırakın sınırlarda, denizde kurtaran gemi ve personellerine aşırı derecede ceza uygulamayı yasadan geçirdiği söyleniyor.
Bu ne demek, mülteciler bizim ülkemize gelmesin de nasıl, nerde ölürse ölsün. Öldüklerini görseniz bile sakın böyle bir insanlık yardımında bulunmayın diyen devletlerin adı ABD ve Avrupa. Sömürü düzeninin bir numaralı şeytanı ABD, komşu sınır devletleri ile arasına duvar örüyor. Dünyayı kana bulamaya, insanları vatansız, yurtsuz bırakmaya devam ediyor.
Avrupa devletlerinden olan İtalya, parlamentosunda göçmenlerle ilgili çıkan yasanın onaylanmasıyla birlikte, denizde mahsur kalmış göçmenleri kurtaran mülteci yardım gemilerine 1 milyon Euro’ya varan (yaklaşık 6 milyon 174 bin TL) cezalar kesilebilecek.
Yasa uyarınca, kurtarılan mültecileri İtalya’ya getiren gemi kaptanları eğer izin sahibi değilse tutuklanacak;
Gemilerine el konulabilecek;
İşletme sahipleri ise yüz elli bin Euro ile bir milyon Euro arasında değişen para cezalarıyla karşı karşıya kalacak. İşte modern, insan halkları taraftarı dediğiniz Avrupa bu. Adı ne olursa olsun, hangi ülke olursa olsun, bunların geçmişi neydi ki bugünü adalet olsun. Bunların Ahlakları ve adaletleri sömürü ve menfaat üzerine kurulmuş. Bedenlerinde taşıdıkları sömürdükleri ülke halklarının kanları… Bu sülük devletler mazlumları sömürdüğü sürece ayakta kalırlar.
Kendilerinde olmayan madenleri, fakirleştirdikleri, sömürdükleri ülkelerden taşırlar, işlenmiş mamul haline getirip dünyaya pazarlarlar. Bunların adı sömürgeci devletleri Avrupa. Bugün batıya gideceğim diye yollarda, denizlerde ölenlerin sayısı on binleri aşıyor. Geçmek için sınır kapılarında, toplama kamplarında yaşayan yüz binlerce gariban. Bugün batı uygarlığı dediğimiz, sömürünün, sermayenin uygarlığı desek daha doğru olur. İnsanları vatanlarından yurtların dan edeceksin, sonra da denizlerde boğulmalarını isteyeceksin.
İşte bunun adı Avrupa. Gelişmiş bir ülke değilseniz, ülkenizde petrol veya verimli topraklarınız varsa, çok uluslu şirketlerle anlaşma yapıp üretimdeki payın da büyüğünü onlara vermezseniz, herhangi bir şekilde sebepler eydana getirilerek, ya istekli olarak veya isteğiniz dışında sizi onların arzularına ram olmaya zorlarlar.
Ülkenizi karıştırırlar kardeş kavgalarına tutuştururlar sonrada demokrasi getiriyoruz diye ülkeyi kontrol altında tutarlar. Sömürmeye devam ederler.
Ortadoğu’da ve Afrika’da birçok ülke, ya harap edildi, ya da ikiye bölündü.
Kenya, Sudan, Somali, Cezayir, Mısır, Libya, Irak, Suriye, Filistin, Tunus, Yemen ve daha birçoğunda modern sömürgecilik oyunları devam ediyor.
İran ve Türkiye üzerinde yeni oyunlar oynanıyor.
Peki, bu oyunları o ülkelerin siyasileri ve yöneticileri fark etmiyor mu?
Ediyorlar elbette ama etseler de ne değişiyor çünkü bu iktidarları ayakta tutan irade sömürü devletleri ABD ve Avrupa değil mi?
“Yeni Dünya Düzeni” aslında 1935 yılında hedeflenmiş ve bu maksatla; bir ABD dolarının arkasına aynı ibare yazılmıştır. Dünyada ne kadar çok savaş ve terör olursa küresel güçler o kadar çok kazanırlar.
Bu güçler için önemli olan getiri olup, inancın ve etnik yapının fazla önemi yoktur.
En fazla yeraltı ve yer üstü zenginlikle birlikte, en fazla yerli işbirlikçi hangi ülkede varsa, o ülke küresel sermayenin hedefindedir.