Dilenmek sanat mı, ihtiyaç mı?
Dilenci gerçekten muhtaç olan fakat ihtiyacını karşılayamadığı için dilenmek zorunda kalan kimse midir?
Ülkemizde dilencilik adeta bir meslek haline geldi.
Pek çok kişi dilenerek kendilerine bir ekmek kapısı açıyor.
Televizyon kanallarında gördüğümüz manzara zabıta görevlileri tarafından yakalanan bir dilencinin üzerinden çıkan büyük miktardaki para veya yüklü banka hesabını gösteren bir cüzdan, söz konusu haberleri hemen her zaman izliyoruz.
Bu tür yayınları gördüğünüzde kandırıldığınızı, aldatıldığınızı düşünüyorsunuz.
Bir insan niçin dilenir.
Herhalde ihtiyaçtan veya çok zor durumdan kaldığından…
Bunun ötesinde ihtiyaç külahını başına geçirip, insanların duygularını sömüren nice kadın veya çocuk Kırşehir sokaklarında dolanıp duruyor.
Özellikle sığınmacı olarak ilimize gelip de sokaklarda dilenen kadınların durumu, gerçekten insanı düşündürüyor.
İnsanlar pekçok dilencide gördüğü sahtekarlıklardan dolayı temkinli davranıyor.
Belki de kadın doğru söylüyor, gerçekten çok ihtiyaç sahibi.
Bilemiyorsunuz ki.
İhtiyaçtan mı, meslekten mi?
Lakin o kadar buna benzer insan var ki Kırşehir sokaklarında, kadının doğruyu söyleyip söylemediğini kestirmek hayli zor.
İnsan hayatını ve insan onurunu kendi ayakları altına alarak avuç açan insanların durumu meslek mi olmuş.
Bugün bunlarda ar, utanma yok olmuş, dilenmek meslek olmuş.
Gerçekten ihtiyaç sahipleri istemekten utanan insanlardır.
Sokakta dilenmezler, onurları incimesin diye yardım etmek isteyenler fakirlerin evlerine gönderir.
Dilenmeyi meslek edinen bazı kendini bilmez sağlıklı insanlar, gerçek anlamda toplum için bir yüz karasıdır.
Genç bir kadın, kucağında yavrusu olduğu halde Terme caddesinde, Cacabey Meydanında ve birçok iş yerlerine uğrayarak yanınıza yanaşır ve çocuğuna mama alamadığını, eşinin ceza evinde olduğunu, söyleyerek duygu sömürü yapıyorlar.
Bu ve buna benzer kandırmalar ülke genelinde kırıla gidiyor.
Bu kadının ve buna benzer dilenenler gerçek anlamda çaresizlik içinde mi?
Bazı çok genç kızlar veya kadınlar dilenmekten sıkılmayınca insanlarımızda şöyle diyor.
“Bu yaşta dilenmek ayıp değil mi “?
“Bak devlet sosyalden sizlere yardım ediyor, ya da git bir yerde iş bul çalış.”
Kırşehir de dilencilik neredeyse yok olmuştu.
Son yıllarda tekrar kendini göstermeye başladı.
Yurt dışından ülkemize akın eden Afganlı, Suriyeli, Iraklı daha birçok devletten gelenlerin bunlardan istifade eden yerlilerin en kolay mesleği dilencilik olmuş.
Açıyor elini gariban ve mazlum numaralarına yatıyorlar.
İnsanlarımızda yufka yürekli sadaka verenler olunca dilencilik gün geçtikçe çoğalmakta.
Yaşam kalitesi bir seviyeye ulaşmış olan Kırşehir insanlarının zorunlu göç eden yabancı dilencileri gördükçe geriye doğru mu gidiyoruz demekteler.
Dilencilerin önü açılmamalı, belediye zabıta ekipleri bunları uyarmalı, gerekli olduğunda cezalar getirmeli.
Mesleği dilenci edinmiş üç beş kişiye de şehri kirletirmemeli.