Kırşehir
RAKININ SAHTESİ ÖLDÜRÜYOR
Zafer Çam
Rakıda mutluluk arayanlar.
Biraz ucuz olsun kafayı bulayım diyenler.
Rakıyı evde yapıyorum diye övünenler.
Ucuz olsa da çoluk çocuk içsek diyenler.
Sarhoşluğu iki metrelik çukurda buluyor.
Bir daha ayıkamıyor.
Koronadan ölenleri hadi anladık, elimizde olmadan diyoruz.
Çin malı virüsten yakınlarımız gidiyor diyoruz.
Ya bu sahte rakıdan gidenlere ne diyelim.
Ucuz olsun diyenler ölüyor.
Devlet yapımı rakı alanlar zum oluyor.
Tekel bayisinden alan sarhoş oluyor, önüne gelene sövüyor.
Ev yapımı, ucuz rakının ise hiç eyvallahı yok, ya kör ediyor, ya da bu merhumu nasıl bilirsiniz dedirtiyor.
Nasıl bilelim hocam merhum ucuz olsun diye kendi imalatı olan rakından gitti.
Ucuz olsunda ne olursa olsun diyen bir toplum olduk.
Hayatımızın her alanı sahte dolu…
İnsanlar sahte.
Arkadaşlıklar, dostluklar sahte.
Sevgiler, saygılar sahte.
Kullandığımız eşyalar sahte.
Para basanlar sahte.
İnsanların sağlığıyla oynayıp sahte ilaç üretenler.
Sahte oy kullananlar.
Sahte şeyh olanlar.
El öpmek için kuyruğa girenler.
Sahte dindar olup, Allah ile aldatanlar.
Sahte Atatürkçü olup kandıranlar.
Devrimciyim, solcuyum diyen sahteler.
Ülke genelinde işsizlik rakamları sahte…
Sahte imalat yapanlar.
Sahte şirket kuranlar.
Ülke genlinde Covit–19 tablosu sahte.
Korona Vaka sayısı sahte…
Ölüm sayısı sahte…
Test sayısı sahte…
İşimiz gücümüz hep sahte.
Sadece sahte rakıdan ölenler gündemde.
Sosyal medya üzerinden sahte hesaplarla dolandıran dolandırana…
Sahte sütsüz peynir satan ödül alıyor.
Sahte Etsiz sucuk üretenler sokaklarda bey gibi geziyor.
Sahte Arısız bal satanlar…
Yıllardır işe gitmeden maaş alanlar, hastayım diye rapor alıp aramızda dolaşanlar.
Sahte evrak düzenleyenler, işlerini yürütenler itibarda.
Alış verişlerinde Sahte senet ve çek yazanlar en önde.
Sahte fatura kesenler devleti dolandıranlar eli cebinde.
Evrak üzerinde Sahte imza atanlar bey gibi gezerler.
Sahte kimlik kullanıp devleti dolandıranlar.
Sahte plakayla dolaşıp tirit atanlar.
Ülkede, hayatımızın içerisinde sahte olamayan ne var.
“Atatürk, bir akşam Orman Çiftliği’nde kurulan sofrada dostlarıyla otururken gözüne bir köylü çocuğu takılıyor; çağırıp soruyor:
Biz ne yapıyoruz?
Yemek yiyorsunuz.
Ne içiyoruz?
Rakı içiyorsunuz.
Peki, söyle bakalım bana: İki kovadan birine rakı, birine su doldursak ve bir eşeğin önüne koysak, eşek hangisini içer?
Rakıyı.
Atatürk, sesini hafifleterek sofradakilere fısıldıyor:
Aman, neden diye sormayalım…”
.
.