Kırşehir
TEVAZU, KİBİR
Mehmet Emin Turpçu
Tanıdığımız bazı insanlar var ki tek kelimeyle tarif et deseler onu Tevazu sahibi kişiliğini öne çıkartarak överiz.
Bazı tanıdığımız insanlar da var ki Kibir abidesi kişiliğini öne çıkartırız.
Oysa kibir her iyiliğe engeldir, tevazu da her iyiliğin anahtarıdır.
Tevazu güzeldir, zenginde tevazu daha da güzeldir. Kibir çirkindir, fakirde kibir daha da çirkindir.
İnsanın değeri sevdiğiyle ölçülür. Çünkü insan, neyi seviyorsa ona dönüşür.
Çevremizde görüyoruz mahsul, ovadaki sulu ve yumuşak verimli toprakta daha da güzel yetişiyor, dağda, sert toprakta, kayada maalesef yetişmiyor.
Hikmet de, mütevazı olanın kalbinde gelişir, kibirlinin gönlünde gelişmez.
Bir kimse, başını yükseğe kaldırırsa, tavana değer ve yaralanır, oysa ki tavan ona gölgelik eder ve kendini korur.
En büyüğümüz, en küçüktür. En küçüğümüz de, en büyügümüzdür.
Kendini büyük gören küçüktür. Kendini küçük gören büyüktür.
İktidar ve makamların nimetlerinden yararlananlar, iktidar ve makamın tadına varmışlığın, doymuşluğun kibrini dışa vurarak farkedilmenin mutluluğunu mu yaşıyorlar.
Nerden geldiğini, nasıl geldiğini bildiğin, hani o sonradan görmeler var ya hah işte onlarda kibir daha da bir çirkinleşiyor.
Kendisine gösterilen hürmeti kaybettiriyor.
Basit gösterişlerle kalitesini düşürüyor.
Sahip olduğumuzu sandığımız makam, servet, meslek, ilim, kariyer, güzellik ve güç gibi; fani dünyanın geçici nimetleri için kibirlenip böbürlenmeye, hasetlenmeye ve hırsa kapılarak yanlış yollara girip ahiretimizi berbat etmeye ne gerek var?
Ne diyor yanıbaşımızda yatan şu bizim Yûnus;
Bir avuç toprak, biraz da suyum ben.
Neyimle övüneyim! İşte buyum ben.
.
.